Джек Марс - Görev Yemini стр 10.

Шрифт
Фон

Balık hala çırpınıyor ve Gunner, keskin dişlerinden sadece birkaç santimetre uzaktan tutarak ağzındaki kancayı çıkardığı sırada babasını izliyordu. Babası balığı teknenin yanından suya bıraktı. Bir kuyruk hamlesiyle balık derinlere doğru yöneldi.

Balık gözden kaybolur kaybolmaz babasının telefonu çalmaya başladı. Babası gülümsedi ve telefonuna baktı. Telefonu hemen yanına bıraktı. Telefon titredi ve titredi. Bir süre sonra sustu. On saniye geçmişti ki tekrar çalmaya başladı.

“Cevap vermeyecek misin?” dedi Gunner.

Babası başını salladı. “Hayır. Hatta, telefonumu tamamen kapatacağım.”

Gunner midesinde bir korku hissetti. “Baba, cevap vermek zorundasın. Ya acil bir durumsa? Ya kötü adamlar yine kontrolü ele almaya çalışıyorlarsa?”

Babası Gunner’a sadece bir saniye süren uzun bir bakış attı. Telefon sustu. Ardından tekrar çalmaya başladı. Luke telefonu açtı.

“Stone,” dedi telefondaki ses.

Luke duraksadı ve yüzü değişti. “Selam, Richard. Evet, Susan’ın özel kalemi. Tabii. Sizi daha önce de duymuştum. Pekala, dinleyin. Biraz ara veriyorum tamam mı? Halen Özel Müdahale Timi -veya ismi her neyse, kalıp kalmayacağıma karar vermedim. Evet, anlıyorum ama her zaman acil bir durum vardır değil mi? Kimse beni acil olmayan bir durum için evden aramaz. Tamam… tamam. Eğer Başkan benimle görüşmek konusunda ciddiyse bana telefonumdan ulaşabilir. Bana nasıl ulaşacağını biliyor. Tamam mı? Teşekkür ederim.”

Gunner, babası telefonu kapattı sırada onu izliyordu. Biraz önceki gibi zevk alıyor gözükmüyordu. Gunner farkındaydı, Başkan arasaydı babası hızlıca çantasını hazırlar ve giderdi. Bir başka görev daha, belki halen öldürülmesi gereken kötü adamlara vardı. Gunner ve annesini tekrar yalnız bırakacaktı.

“Baba, Başkan seni arayacak mı?”

Babası, Gunner’ın saçlarıyla oynadı. “Umarım aramaz, canavar. Ne dersin? Hadi gidip biraz levrek avlayalım.”


*

Saatler sonra Başkan hala aramamıştı.

Luke ve Gunner 3 adet çizgili levrek yakalamışlardı. Luke, Gunner’a onların nasıl temizleneceğini ve fileto haline getirileceğini gösterdi. Eski bir şeydi ama öğrenmenin yolu tekrar etmekten geçiyordu. Becca bile bütün bu olaya katılmış, dışarıdaki masaya bir şişe şarap ve peynir ve kraker tabağı hazırlamıştı.

Telefon çaldığı sırada Luke, mangalı henüz yakmıştı.

Derin sesli bir adam: “Ajan Stone?”

“Evet.”

“Birleşik Devletler Başkanı için lütfen hatta kalınız.”

Hissiz bir şekilde bekledi.

Telefondan klik sesi geldi ve Başkanın sesi duyuldu. “Luke?”

“Susan.”

Luke’un aklına bütün ulus ve dünyanın büyük bir bölümünün önünde söylediği “Tanrı Amerika’yı korusun” şarkısını söylerkenki hali geldi. Harika bir andı, ama bir ‘an’ın ötesine geçemedi. Politikacıların iyi olduğu türden bir şeydi.

“Luke, elimizde bir kriz var.”

“Susan, elimizde her zaman bir kriz var.”

“Şu anda kıçıma kadar timsahlarla çevriliyim.”

Hoş. Bunu uzun süredir duymamıştı.

“Bir toplantı düzenliyoruz. Burada, evde olacak. Orada olmana ihtiyacım var.”

“Toplantı ne zaman?”

Hiç tereddüt etmedi. “Bir saat içinde.”

“Susan, trafikle birlikte iki saatlik yol. İyi bir günde anca bu kadar tutar. Şimdi ise yolların yarısı kapalı.”

“Trafikte zaman kaybetmeyeceksin. Şu an yolda sana doğru gelen bir helikopter var. On dört dakika içerisinde orada olacak.”

Luke tekrar ailesine baktı. Becca, kendisine bir bardak şarap koymuş ve Luke’a sırtını dönmüş şekilde oturuyor, suya batan akşamüstü güneşini izliyordu. Gunner ise mangalda pişmekte olan balıklara bakıyordu.

Telefona doğru “Tamam,” dedi Luke.

6. BÖLÜM

18:45

Birleşik Devletler Donanma Gözlem Evi - Washington, DC

“Ajan Stone, ben Richard Monk, Başkanın özel kalemi. Bugün telefonda konuştuk.”

Luke, Donanma Gözlem Evi’ndeki helikopter rampasından daha önce beş kere geçmişti. Uzun boylu, zinde görünen biriyle el sıkıştı; adam belki otuzlu yaşlarının ortasındaydı, muhtemelen Luke’un yaşlarındaydı. Mavi bir gömlek giymiş, kollarını ise sıyırmıştı. Kravatı çarpık duruyordu. Adam, vücudunun üst kısmını bilimsel şekilde geliştirmişti, Men’s Health dergisinden çıkma bir reklam gibiydi. Duymayı bilenler için Richard Monk’un vücudu sıkı çalışırım, sıkı eğlenirim diye bağırıyordu.

Yeni Beyaz Sarayın mermer koridorlarında, buranın sonunda bulunan çift kanatlı, geniş kapıya geldiler. “Eskiden konferans odası olarak kullandığımız yeri artık durum odası olarak kullanıyoruz,” dedi Monk. “Henüz yapım aşamasında ama bitireceğiz.”

“Sen de ölümün kıyısına geldin, değil mi?”

Adamın yüzündeki kendine güvenen ifade sadece bir anlığına düştü. Onaylarcasına başını salladı. “Başkan Yardımcısı… O zamanlar öyleydi tabii. Başkan Hayes bizi Doğu Yakasına çağırdığı esnada şimdiki Başkan, ben ve birkaç ekip üyesi Batı Yakası gezisindeydik. Çok hızlı gelişti. Mount Weather olayı sırasında ben, kalan işleri yapmak için Seattle’da kaldım.”

Başını salladı. “Korkunçtu. Ama evet, o ölenler arasında ben de olabilirdim.”

Luke başıyla onayladı. İşçiler, olaydan günler sonra bile, halen Mount Weather’dan ceset çıkarıyorlardı. Sayı şimdiye kadar üç yüz olmuştu ve artmaya devam ediyordu. Bunların arasında o zaman görevde bulunan Dışişleri Bakanı, Eğitim Bakanı, İçişleri Bakanı, NASA’nın başkanı ve bir düzine Birleşik Devletler Milletvekili ve Senatörü vardı.

İtfaiye, içerideki yangını henüz dün söndürebilmişti.

“Susan’ın beni buraya çağırma sebebi olan kriz meselesi nedir?” dedi Luke.

Monk koridorun sonunu işaret etti. “Ah, Başkan Hopkins ve ekipten önemli birkaç kişi konferans odasındalar. Sanırım neler döndüğünü onların anlatmasına izin vereceğim.”

Çift kanatlı kapıdan geçerek odaya girdiler. Bir düzineden fazla insan büyük ve oval masanın etrafına çoktan oturmuşlardı bile. Susan Hopkins, Birleşik Devletler Başkanı masanın kapıdan uzak köşesine oturmuştu. Susan, etrafı iri adamlarla çevrilmişti ve onların arasında ufak ve mütevazı görünüyordu. İki Gizli Servis ajanı hemen iki yanında ayakta duruyordu. Üç ajan daha odanın çeşitli köşelerine dağılmış, orada duruyorlardı.

Gergin görünümlü bir adam masanın başında ayakta duruyordu. Uzun boylu, kelleşmeye başlamış, biraz göbekli, gözlüklüydü ve üzerine tam oturmayan bir takım elbise giymişti. Luke onu iki saniye de çözdü. İçinde bulunduğu ortama alışık birisi değildi ve derin bir belaya karıştığını düşünüyordu. Her taraftan baskılı bir sorguya tabii tutulan birisi gibi duruyordu.

Susan ayağa kalktı. “Başlamadan önce sizi FBI Özel Müdahale Timinin eski elemanlarından Ajan Stone’la tanıştırmak isterim. Birkaç gün önce benim hayatımı ve tanıdığımız Cumhuriyeti kurtarmada rol oynadı. Daha önce bu kadar yetenekli, bilgili ve sorunlar ve güçlükler karşısında bu kadar korkusuz bir dedektifle karşılaştığımı sanmıyorum. Milletimiz, Silahlı Kuvvetlerimiz ve istihbarat teşkilatlarımız ve topluluğumuz için Ajan Stone gibilerini tanımak ve onun gibi kadın ve erkekler yetiştirmek bir onurdur ve ayrıca görev olmalıdır. ”

Şimdi herkes ayağa kalkmış alkışlıyordu. Alkış, Luke’a oldukça yapmacık ve resmi geliyordu. Elini kaldırdı ve alkışı durdurmaya çalıştı. Manasız bir durumdu.

Alkış dindiğinde “Merhaba,” dedi. “Üzgünüm, geciktim.”

Luke, boş sandalyeye oturdu. Önde oturan adam gözlerini ona dikmişti. Artık Luke, adamın gözlerindeki ifadenin ne olduğunu tam olarak söyleyemiyordu. Umut? Belki. Sayı ihtimali ilahi müdahaleye kalmış bir takımın oyun kurucusu gibi Luke’a doğru, son şans pası atacakmışçasına bakıyordu.

“Luke,” dedi Susan. “Bu Dr. Wesley Drinan, Texas Üniversitesi Tıp Dalı, Galveston Ulusal Laboratuvarı Direktörü. Bize, oradaki Biogüvenlik Seviye-4 laboratuvarıyla alakalı muhtemel bir güvenlik açığıyla ilgili brifing verecek.”

Ваша оценка очень важна

0
Шрифт
Фон

Помогите Вашим друзьям узнать о библиотеке

Скачать книгу

Если нет возможности читать онлайн, скачайте книгу файлом для электронной книжки и читайте офлайн.

fb2.zip txt txt.zip rtf.zip a4.pdf a6.pdf mobi.prc epub ios.epub fb3

Популярные книги автора