Блейк Пирс - Alınan стр 10.

Шрифт
Фон

“Henüz fazla koku yok,” dedi Alford.

“Henüz,” dedi Riley. “Ceset hala otoliz durumunda. Yalnızca iç hücreler ölüyor. Çürüme sürecini hızlandıracak kadar sıcak değil hava. Beden henüz içeriden erimeye başlamamış. İşte o zaman koku gerçekten çok kötü olur.”

Alford bu konuşmalarla birlikte giderek daha da renk atıyordu.

“Peki ya ölüm sertliği?” diye sordu Lucy.

“Şu an tam olarak ölüm sertliği içinde. Bundan eminim,” dedi Riley. “Sonraki on iki saat böyle devam edecek tahminen.”

Lucy hala azcık bile kötü görünmüyordu. Durmadan not alamaya devam ediyordu.

Lucy, “Katilin cesedi buraya nasıl çıkardığını bulabildiniz mi?” diye sordu Alford’a.

“Bunun için çok iyi bir fikrimiz var,” dedi Alford. “Yukarı tırmandı ve makarayı yerine taktı. Sonra cesedi çıkardı. Nasıl bağlandığını görebilirsiniz.”

Alford rayların yanında duran demir ağırlıkları gösterdi. İpleri deliklerden özenle düğümlemişti. Böylece ipler yeterince gergindi. Bunlar spor salonlarında bulunan türden ağırlıklardı.

Lucy eğilip ağırlıklara daha yakından baktı.

“Vücudu dengede tutmak için burada yeterince ağırlık var,” dedi Lucy. “Bunca ağır şeyi buraya taşımış olması çok tuhaf. İpi yalnızca doğrudan direğe bağlamış olduğunu düşünebilirsiniz.”

“Ne dedin sen?” diye sordu Riley.

Lucy bir an düşündü.

“Minyon ve güçsüz bir adam,” dedi Lucy. “Makara tek başına ona yeterince destek veremezdi. Bu ağırlıkların yardımına ihtiyacı vardı.”

“Çok güzel,” dedi Riley. Sonra tren raylarının karşı tarafını işaret etti. Kısa bir bölüm için, tren rayı yakındaki kaldırımın, pisliğin içine gömülmüştü. “Aracını çok yakına çektiğini görebilirsiniz. Çekmek zorundaydı. Cesedi tek başına çok uzağa taşıyamazdı.”

Riley, elektrik direğinin altındaki zemini inceledi ve toprağın üzerinde keskin girintiler buldu.

“Merdiven kullanmış gibi görünüyor,” dedi.

“Evet, merdiveni bulduk,” dedi Alford. “Gelin, size göstereyim.”

Alford, Riley ve Lucy’i rayların karşısındaki fırtınadan harabolmuş, oluklu çelikten yapılmış bir depoya götürdü.  Kapının menteşesinden kırık bir kilit sarkıyordu.

“Bunu nasıl kırdığını görebilirsiniz,” dedi Alford. “Bunu yapmak çok kolay. Bir çift civata kesici bu işi halleder. Bu depo çok fazla kullanılmıyor. Uzun süreli mal depolamak için. Dolayısıyla çok güvenli değil.”

Alford kapıyı açıp tepedeki floresan lambayı yaktı. Burası gerçekten de örümcek ağları ile kaplı birkaç nakliye kasasının dışında tamamen boş bir yerdi. Alford, kapının yanında, duvara dayalı duran uzun merdiveni gösterdi.

“İşte merdiven,” dedi. “Basamağında taze çamur bulduk. Büyük olasılıkla buraya ait bir merdiven ve katil bunu biliyordu. Önce cesedi istediği bir yere koydu ve sonra merdiveni geriye buraya sürükledi. Ardından da arabasıyla uzaklaştı.”

“Belki makarayı da depodan almıştır,” dedi Lucy.

“Bu deponun önü geceleri aydınlatılır,” dedi Alford. “Güçlü olmamasına karşın, çok cesur ve bahse girerim son derece hızlı.”

Tam o sırada dışarıdan keskin ve tiz bir ses geldi.

“Bu da nesi?” diye bağırdı Alford.

Riley bunun silah sesi olduğunu hemen anlamıştı.

Bölüm 9

Alford silahını çekip depodan dışarı çıktı. Riley ve Lucy onu elleri silahlarında izlediler. Dışarıda, cesedin asılı olduğu direğin etrafında bir şey dönüyordu. Tiz bir ses çıkarıyordu.

Genç polis memuru Boyden silahını çekti. Cesedin etrafında dönen uzaktan kumandalı küçük bir uçağa ateş etti ve ikinci atışı yapmaya hazırlandı.

“Boyden, kahrolası silahını bırak!” diye bağırdı Alford. Kendi silahını kılıfına koydu.

Boyden şaşkın halde Alford’a döndü. Silahını indirirken, kumandalı uçak uçarak uzaklaştı.

Şef öfkelenmişti.

“Silahını ateşleyerek ne yaptığını sanıyorsun?” diye bağırdı Boyden’e.

“Olay yerini koruyorum,” dedi Boyden. “Muhtemelen bir haberci bununla fotoğraf çekiyordu.”

“Muhtemelen,” dedi Alford. “Ve bu durumdan en az senin kadar hoşlanmıyorum. Ama bu tür şeylere ateş etmek yasal değil. Ayrıca burası kamu alanı. Sen daha iyi bilmelisin.”

Boyden mahçup olarak başını öne eğdi.

“Özür dilerim efendim,” dedi.

Alford, Riley’e döndü.

“Lanet olası kumandalı uçaklar!” dedi. “Kesinlikle yirmi birinci yüzyıldan nefret ediyorum. Ajan Paige, lütfen artık cesedi indirip indiremeyeceğimizi söyler misiniz?”

“Gördüklerimden başka fotoğraf var mı elinizde?” diye sordu Riley.

“Tüm detayları gösteren bir sürü fotoğraf var,” dedi Alford. “Ofisime gelip bakabilirsiniz.”

Riley başıyla onayladı. “Burada görmem gerekeni gördüm. Olay yerini iyi kontrol etmişsiniz. Artık cesedi indirelim.”

Alford, Boyden’e, “Savcıyı çağırın. Etrafta hiçbir şey yapmadan beklemeyi kesebilir.”

“Anladım şef,” dedi Boyden cep telefonunu çıkarırken.

“Hadi,” dedi Alford, Riley ve Lucy’e. Onları polis arabasına götürdü. Arabaya binip yola çıktıklarında, bir polis barikatı geçen arabaya ana caddede el salladı.

Riley güzergahı dikkatlice not alıyordu. Katil, Alford ve Boyden’in kullandığı bu yolu kullanarak arabasını bu güzergahın içine ya da dışına bırakmış olabilirdi. Depo ile tren rayları arasındaki bölgeye başka bir yol yoktu. Bunun alışılmadık olduğunu düşünmeseler de birileri katilin arabasını görmüş olabilirdi.

Reedsport Polis Departmanı, kasabanın ana caddesindeki küçük, tuğladan yapılmış bir binadan ibaretti. Alford, Riley ve Lucy içeri girip şefin ofisinde oturdular.

Alford masaya bir yığın dosya koydu.

“İşte hepsi burada,” dedi. “Beş yıl önceki davanın tüm dosyası ve dün geceki cinayetle ilgili her şey.”

Riley ve Lucy dosyaları alıp incelemeye koyuldular. Riley’in dikkatini ilk olayın fotoğrafları çekmişti.

İki kadın aynı yaşlardaydılar. İlki, muhtemel kurban olma riski yüksek bir işte, hapishanede çalışıyordu. Ama ikincisinin kurban olma riskinin düşük olması beklenmeliydi. Ayrıca her ikisini de özellikle savunmasız hale getirebilecek, sıklıkla gittikleri barlar ya da başka mekanlarla ilgili bir iz yoktu. Her iki olayda da kadınlar samimi, yardımsever ve sıradan olarak tanımlanıyorlardı. Yine de katili bu kadınlara çeken başka özel faktörler olmalıydı.

Riley, “Marla Blainey cinayetinde ilerleme kaydettiniz mi?” diye sordu Alford’a.

“O dava Eubanks polisinin yetkisi altında. Kaptan Lawson. Ama onunla dava üzerinde ben de çalıştım. İşe yarar bir şeyler bulamadık. Zincirler son derece sıradan. Katil onları herhangi bir hırdavatçıdan almış olabilir.”

Lucy aynı fotoğraflara bakmak için Riley’e doğru eğildi.

“Yine de onlardan çokça almış,” dedi Lucy. “Çalışanlardan biri bu kadar çok zincir alan birine dikkat etmiş olabilir.”

Alford başıyla onayladı.

“Evet, o zaman bunu biz de düşündük. Bu bölgedeki tüm hırdavat dükkanlarıyla iletişime geçtik. Ama çalışanlardan hiçbiri böyle sıradışı bir satışı hatırlamıyor. Farklı zamanlarda belli miktarda, oradan buradan, kimsenin dikkatini çekmeden almış olmalı. Cinayet yerine geldiğinde elinde bunlardan çok miktarda varmış. Belki hala vardır.”

Riley kadının giydiği deli gömleğine daha yakından baktı. Dün geceki kurbanın giydiği gömlekle aynı gibiydi.

“Peki ya deli gömleği?” diye sordu Riley.

Alford omuz silkti. “Böyle bir şeyin kolay araştırıldığını mı sanıyorsun? Hiçbir şey bulamadık. Psikiyatri hastanelerinin standart bir uygulaması. Bir tanesi çok yakın bir bölgede olmak üzere, eyaletteki tüm hastaneleri araştırdık. Kimse bir deli gömleğinin kayıp ya da çalınmış olduğunu farketmemiş.”

Riley ve Lucy, rapolarla fotoğraflara bakmaya devam ederken bir süre sessizlik oldu. Bedenler birbirinden on mil uzaklıkta bırakılmışlardı. Bu da katilin çok uzakta yaşamadığına işaretti. Ama ilk kadının cesedi nehir yatağına öylesine atılmıştı. Aradan geçen beş yılda katilin tarzı biraz değişmişti.

Ваша оценка очень важна

0
Шрифт
Фон

Помогите Вашим друзьям узнать о библиотеке

Скачать книгу

Если нет возможности читать онлайн, скачайте книгу файлом для электронной книжки и читайте офлайн.

fb2.zip txt txt.zip rtf.zip a4.pdf a6.pdf mobi.prc epub ios.epub fb3

Популярные книги автора