Toya gırtlağının gerisinden homurdandı, hala nasıl sarhoş olduğunu bilmek istiyorum. Sanırım şimdi gidip öğreneceğim. Öfkeyle yanından geçerken Shinbe uzanıp sıkı bir şekilde kolunu tutunca durdu. Toya karşı koyan bir el hareketiyle öfkeli bir şekilde aşağı bakarak kardeşinin ne yaptığını sandığını merak etti.
Shinbe, Toyanın altın rengi gözlerine gümüş gölgelerin düşmesini izledi ve çabucak kolunu bıraktı. Kararlı bir sesle, yerinde olsam bunu yapmazdım, tabii zeminin tadına bakmak istemiyorsan, demeye cesaret etti. Toyanın uysallaştırma büyüsünü hatırladığını fark edince sırıtışını gizledi.
Toya, başlamak için bu hale gelmekten daha iyisini düşünmeyi öğrenmeli, diye mırıldanarak kapıya arkasını dönmeden önce kardeşine düşünceli bir bakış attı. Suki avcı silahlarıyla kapıdan çıkarak arkasında belirip kafasını vurunca aniden başını tutarak iki büklüm oldu.
Ah, bu da ne içindi? diyen Toya öfkeyle ona baktı.
Suki dikilip, ne için olduğunu biliyorsun der gibi ona baktı. Onu hiçbir zaman incitmeyeceğini bilerek aşırı koruyucu olma, deyip bakışlarına karşılık verdi. Kyoko bana geçen gece ne olduğunu söyledi.
Shinbe hayatının gözlerinin önünden geçmeye başladığını hissetti. Nefes almayı kesip Toyanın kendisini öldürmesini bekledi.
Suki devam etti, zamanın kalbinin diğer tarafındaki arkadaşları onu alkollü bir toplantıya götürmüşler, yaptığı etkiyi görmek için durdu, hiçbir şey içmemiş. Ama bunun yerine çok fazla meyve yemiş, ne var ki bunun çok güçlü bir alkole batırıldığını öğrenmiş, dudakları seğirdi. Ama o zamana kadar çoktan sarhoş olmuş.
Toya homurdandı ve içeri girip ona aptallığından dolayı bağırmak için döndü ama sonra yine Sukiden uyuşturucu bir darbe aldı.
Onu yalnız bırak, daha yeni uyumaya gitti. Ve bugün herhangi bir yere gidebileceğini sanmıyorum. Yani onu dinlenmesi için burada bırakmayı öneriyorum. Kristal tılsımı bir günlüğüne onsuz da arayabiliriz.
Neden çok tuhaf davrandığını merak ederek Shinbeye bakmak için döndü. Genelde öğlene kadar onu en az on kez okşamayı denerdi. Shinbe bu sabah iyi misin? yakınına gitti ve gözlerinin biraz daha parlak olduğunu görerek bakışlarını soluk yüzüne dikti.
Shinbe, Sukinin yüzüne yakın olduğunu fark edince hayata döndü. Hızla bir adım geriledi ve söylediği şey kafasına dank etti. Hafifçe iç çekip başını sallayarak, Suki aslında hayır, kendimi çok iyi hissetmiyorum, dedi. Numara yapmasına da gerek yoktu çünkü geçen geceden beri duyduğu rahatsızlık yüzünden gerçekten de aklını kaybedecekmiş gibi hissediyordu.
Toya, burnunu kardeşine doğru hışırdatarak, evet gerçekten de pislik gibi görünüyorsun. Belki Kyokoya göz kulak olman için seni burada bırakmalıyız, dedi. Sonra gözlerini ametist koruyucuya doğru kıstı. Ama eğer ona dokunursan bana söyleyecektir. Toya, uyarısının açık ve net şekilde duyulduğunu bilerek Sukiye döndü. Gidip Kamuiyi getirmek ister misin yoksa bunu ben mi yapayım? diye, silahını tekrar kafasında hissetmek istemeyerek sordu.
Suki omuz silkti, onu ben getireceğim. Sen, parmağını göğsüne bastırarak itti, dışarıda kal.
Shinbe, hasta olduğunu aklında tutmaya çalışarak gülmesini bastırdı. Bunu nasıl başarmıştı? Toya kendisi de bir koruyucu olarak, koruyucuların hastalanmadığını bilmeliydi en azından hiç böyle birisine denk gelmemişti. Yine de Kyoko ile kalma, bütün gün onunla yalnız olma fikri eh, bu cezbedicilik çok fazlaydı.
Shinbe, Suki Kamuiyi getirmeye giderken Toyanın arkasından öfkeyle bakmasını izledi ama dışarıda kaldı. Birkaç dakika sonra Kaen de Kyokonun kapısını dikizleyerek onlara katıldı. Shinbe, eğer başları belaya girerse Kaenin Kamuiye göz kulak olacağını biliyordu. Bir koruyucu için koruyucu, küçük kardeşine sık sık takılıyordu.
Shinbe, grubu gözden kaybolana kadar izledi. Bedeni ve zihninin sabahtan beri ilk kez gevşediğini hissetti. İç çekerek döndü ve Kyokonun uyuduğu barakaya geri döndü.
Kyoko yarı uykusundan canlanıp düşünceleri önceki geceye gitti. Kendi dünyasında sahip olduğu azıcık zamanı Tasuki ile geçirmeye çalıştığı partiye döndü. Bu dünya gerçekten çok fazla vaktini aldığı için onu özlemişti. Ona o kadar odaklanmıştı ki artık çok geç olana kadar meyvenin alkole batırılmış olduğunu hissetmemişti. Tasukinin başından beri bilip bilmediğini merak ederek suratını astı.
Heykelin oraya ya da buraya barakaya dönüşü hakkında çok şey hatırlamıyordu. Gerçi gördüğü rüyanın bir kısmını hatırlıyordu Shinbeyi. Kyoko uykuya dalıp tekrar uyanırken düşünceleri, uyanık olup olmaması önemli değilmiş gibi devam etti.
Shinbe, küçük gruplarının dışındayken, etrafındaki koruyucuların en eğlencelisi olduğu için ondan her zaman hoşlanmıştı. Ve denemesine bile gerek kalmadan kendisini her zaman güldürebiliyordu. Gerçi tek bir kadına bağlanacak tipte bir erkek değildi. Çok açıktı ki sorunları vardı. Ama son zamanlarda onu farklı bir açıdan görmeye başlamıştı.
Kyoko uykusunda döndü. Bu adil değildi. Toyaya karşı derin bir sevgisi vardı ama o duygularına nadiren karşılık veriyordu. Diğer taraftan, Shinbe artık başka bir meseleydi. Toya ona küçük şeyler için bağırırken Shinbe her zaman daha iyi hissetmesini sağlamaya çalışırmış gibi görünüyordu.
Adeta Toyanın davranışları kötüleştikçe Shinbe daha da tatlı bir hal alıyor gibiydi, ama bu arkadaşlıktan başka bir şey değilmiş gibi davranıyordu. Bazen onun hakkında meraka kapılıyordu ve büyük ihtimalle bu onunla ilgili rüyalar görmeye başlamasının nedeni buydu. Geçen geceye kadar rüyaları aklıselim içindeydi. Geçen geceki rüyası ise kontrol dışına çıkmıştı.
Toyanın onu kendince sevdiğini biliyordu ve muhtemelen onun için ölürdü de ama gerçek duygularını göstermeyi reddediyordu. Çok kolay öfkelendiğini ve ona patronluk taslamasının da onu önemsediği gerçeğini gizlemenin bir yolu olduğunu biliyordu. Bazen duygularını o kadar iyi saklıyordu ki neredeyse o bile inanacaktı. Yine de kendisini iki adamı kıyaslarken buldu. Her zaman Shinbe ve Toyanın yakınındaydı ve iki koruyucunun da iyi ve kötü yanları vardı.
Ne zaman rüyasında Toyanın onu öptüğünü görse bu hep yumuşak ve tatlı bir şekilde oluyor, yalnızca bazen ateşli bir hal alıyordu. Sıra Shinbeye geldiğinde ise bu her zaman farklıydı. Çok farklıydı. Shinbeyle ilgili rüya gördüğünde kendisini bir kadın gibi hissediyordu. Bu rüyalarında kendisinin hayal edemeyeceği yerlerini öpüyor ve bedenine, bu kadar iyi hissettireceğini hiç tahmin edemeyeceği şeyler yapıyordu.
Uykusunda iç çekti. Ama yalnızca rüya görüyordu Kyoko kıvrılarak top şeklini alıp geçen geceki rüyanın hatırasıyla ürperdi. Adam deli gibi sevişirken o altında titriyordu bu hatırayı düşünerek inledi. Shinbe ile ilgili böyle bir rüya görmek adeta Toyayı aldatmış gibi hissetmesine neden oluyordu.
Hayır! dedi zihninden, Toya hiçbir zaman benim erkek arkadaşım olmadı. Yani erkek arkadaşım yok ve bu zihnimde olduğu sürece istediğim her şeyi düşünebilirim rüyalarım da dahil.
Rüya çok tahrik ediciydi, öyle ki uyandığında eriyeceğini hissetti. Onu orada duvara yaslanmış, hiçbir şey olmamış gibi oturur görmesi tek başına bunun bir rüya olduğunu teyit etmesine yeterliydi. Kafasının içinde neler oluyordu? Bunu anlaması gerekiyordu. Shinbe asla kendisi gibi deneyimsiz, küçük bir kızı sevemezdi. Büyük ihtimalle bir gecede, kendisinin iki elinin parmaklarıyla sayamayacağı kadar kadına sahip olan bir dünya adamıydı. Başka bir şey düşünmeyi reddederek gözlerini kapatıp ovuşturdu.