Bacaklarının arasına yerleşip, sıcaklığı zonklayan erkekliğinin başını ısıttığında ürperdi. Bu bir rüya bile olsa kendisini içine girerken görmesini istedi. Bedeni sertleşip onunkinin etrafında sıkılaştı.
Gözlerini aç, diye fısıldadı. Sesi, kasıtlı bir baştan çıkarıcılıkla büyüleyiciydi ve hayranlık verici zümrüt yeşili gözlerini açtığında kendisini hızla onun sıcaklığına gömüp kızı ilk seferinin vereceği acıdan kurtarmak için ileriye itti. Bekaretinin kendisine yol açtığını hissederken gırtlağından ızdırap dolu bir çığlık yükseldi.
İpeksi sıcaklığındaki sıkılık onu kavrayarak daha da derine çekti. Kendini kontrole etmede bu kadar dirençli olmasaydı ruhu bedeninden taşardı. Dudaklarının sessizce aralanarak başını oradan oraya çevirmesini izlerken güçlükle nefes alıp hala kendisini tutma çabasıyla dişlerini gıcırdattı. Çığlık atmadan önce çabucak kızın dudaklarına yapıştı.
Sakinleştiğini hissettiğinde öpüşünü yavaşlattı. İlk başta yavaş ama sert bir şekilde derinlerine girerken kızın kendi tutkusunun alevlenmesiyle kalçalarını onunkilere doğru kaldırmasıyla ödüllendirildi. Dönüşeceklerini bildiği değerli hatırlarmış gibi onları tadarak, coşkulu inlemelerini içine çekti. Kızın kendisini sarmasına teslim olarak kendisini kısıtlamayı bıraktı. Hiçbir şeye engel olmadan her şeyini vererek onunla sevişmek istiyordu.
Parmaklarını onunkilere geçirerek ellerini başının üzerine kaldırdı ve yumuşak battaniyede tuttu. Shinbe kendisini kızın üzerine kaldırdı, böylelikle ikisini de hızla sınıra getiren bir ritme geçtiğinde kızın yüzündeki tutku dolu ifadeleri görebilecekti. Üzerindeki kasılmaları duraksatıp tekrar içine girmeden için aceleyle çekilmeden önce derin ve hızlı okşayışlar, sert ve yavaş girişlere döndü.
Bedeni kasılmalarla gerilirken birçok defa doruğa ulaştığını hissetmişti. Kız kendisini daha fazla sıkarken bunları hissetmişti. Kendi boşalmasını tutarken tüm bedeni ay ışığında kesik kesik parladı. Bu onu öldürüyordu, nihayet daha fazla dayanamayarak ve kızın da tekrar doruğa çıktığını bilerek ikisini de sarsan bir şekilde buna ayak uydurdu.
İkisini de sınıra getirerek son kez girebildiği kadar derine girdi ve başını arkaya atarak orada kaldı. Çıkardığı ses ne bir insana ne de bir ölümsüze aitti. Tohumları kızın derin, sıcak ve düzenli kalp atışlarına sahip bedenine vururken bu acı ve zevk, ikisi için de beş köşeli bir yıldızdı.
Dünya tekrar sessizleştiği zaman Shinbe eğilip, öpüşmekten şişmiş dudaklarında tutkulu bir gülüşün parladığı, gözlerini yavaşça kapatan Kyokoya baktı.
Shinbe, az önce yaptığı şey yüzünden şimdiden kalbi kırılmış bir halde dudaklarını onunkilere eğerek gerçeği fısıldadı, seni seviyorum.
*****
Aradan zaman geçip gecenin ilerleyen saatlerine ulaştıklarında Shinbe uyanıp Kyokoyu giyinmiş bir halde ama parıldayan çimlerin üzerindeki battaniyede yanında yatarken buldu.
Onu uyandırmak ve henüz günahlarıyla yüzleşmek istemediğinden, uyuyan rahibeyi yanındaki paketiyle beraber, grubun kalanının hala uyuduğu barakanın duvarlarının içine doğru sessizce taşıdı.
Onu duvarla Suki arasındaki her zamanki noktasına yerleştirip hayatında hiç olmadığı kadar mutlu ve korkmuş bir şekilde yavaşça karşısındaki duvara kayarak dizlerini çenesine doğru çekti. Ama eğer önümüzdeki birkaç saat içinde ölürse mutlu ölecekti.
Shinbe, Kyokonun bunu hatırlamasının mı yoksa hatırlamamasının mı daha kötü olacağını merak ederek gözlerini kapattı. Sevmek için bir kalbe ihtiyaç olduğu ve kendisinin kalbi olmadığından başka birisini sevmeyeceğini biliyordu. Onu zaten vermişti. Gözleri onu gördüğü ilk günden beri kalbini Kyoko taşıyordu.
Eğer sabah Toyanın hançerleriyle ölmezse, gizlice onu sevip bunu fark etmemesini umarak tam olarak bulunduğu yerde kalmaya devam edeceğini biliyordu.
Bölüm 2 "Sabah Korkuları"
Shinbe, Toyanın bağırdığını duyunca güne sıçrayıp uyanarak başladı. Toyanın ikiz hançerlerinde şiş kebap yapılma fikriyle bedenindeki tüm kasların korkuyla gerildiğini hissetti. Hastalıklı bir merakla neler olup bittiğini görmek için ametist gözlerini yavaşça açtı.
Kyoko, elini yukarı savurup bir uysallaştırma büyüsü yaparak kapa çeneni! diye bağırdı, ardından acı beynini vururken aniden panikle başını kavradı.
Toya yerden ona doğru öfkeyle bakarken bu ne içindi? diye homurdandı.
Off, diyerek tekrar büzülürken ağzı o şeklini aldı. Şişt, diye mesajı alacağını umarak ekledi.
Shinbe, Kyokonun büyük ihtimalle akşamdan kalma olduğu ve Toyanın çok fazla ses çıkararak bu konuda yardımcı olmadığını bilerek iç çekti. Uysallaştırma büyüsünün yalnızca Toya üzerinde işe yaramasını tuhaf bulsa da onu felç edebilmesine memnundu. Bazen, Toyaya büyü yapabildiği için kendisini onu kıskanırken buluyordu. Ayrıca Toyanın onu evinin olduğu dünyada izleyerek zamanın içinde ileri geri gidebilen tek kişi olması da buna hiç yardımcı olmuyordu. Shinbeye göre bu, o ikisini daha da yakınlaştırıyordu.
Ne kadar sarhoş olduğunu göz önünde bulundurarak geçen geceyi hatırlayıp hatırlayamadığını merak etti. Shinbe, Toya, büyü kullandığı için Kyokoyla kırıcı bir şekilde konuşurken midesinin kasıldığını hissederek gözlerini kapattı. Şimdiye kadar her şey normal görünüyordu. Her şey, açık şekilde hatırlamaya çalışarak olanları düşündü. Gecenin kendisine bile rüyaymış gibi gelmesini tuhaf buldu.
Onu barakaya getirmeden hemen öncesini hatırladı, fark edilebilir olması ihtimaline karşı, sevişmelerine dair herhangi bir kokuyu örtmek için üzerlerinde kalkan büyüsü kullanmıştı. Eğer ne olduğunu hatırlıyorsa saklanmanın işe yaramayacağını bilerek gözlerini tekrar açtı. Sonra Toyayı, Kyokonun üzerine eğilmiş, onu koklarken görünce Shinbenin nefesi kesildi.
Toya burnunu kırıştırarak, Kyoko, üzerinde alkol kokusu mu alıyorum? diye sordu. Kederli ama suçlu iç çekişini duyup önünde oturdu. Hala elleriyle yüzünü kapatıyordu. Ne oluyor be, Kyoko? Sarhoş mu oldun? Toya sesinin yükselmesine engel olamadı ve kız ellerini yüzünden indirip ona öfkeli ölümcül bir bakış atınca çenesini kapattı.
Kyokonun gözleri kısıldı, Toya üzgünüm. Ama hemen gözümün önünden çekilmezsen ikimizin de pişman olacağı bir şey yapacağım. Tekrar uysallaştırma büyüsü yapacakmış gibi elini havaya kaldırarak Toyanın çabucak geri çekilmesine ve rahatsız bir şekilde homurdanmasına neden oldu.
Kyoko Toyaya haddini bildirirken, Shinbe sırıtışına engel olamadı. Bunu hızlı bir öksürüğün arkasına sakladı. Bu ikisi bazen çok eğlendirici olabiliyordu. Başka bir öksürük dikkatini çekti. Toyaya bakmak için eğilirken Kamuinin de gülmesini saklamakta güçlük çektiğini gördü.
Toya, ellerini gevşek kol ağızlarına koyup başını yana çevirirken lanet olsun, bazen gerçekten korkutucu olabiliyor, diye düşündü. İyi, bana sonra söylersin! deyip, bunu biraz fazla yüksek sesle söylediğini bilerek altın rengi gözleriyle köşeden onu dikizledi. Eğer onu tekrar uysallaştırmayı deneyecekse ortalıkta dolaşmak istemeyip zıplayarak kalkarak kapıdan çıktı. Bu aptal büyünün uzun sürmemesi iyi bir şeydi, yoksa canı yanardı.