Amy Blankenship - Bağlayan İlişkiler стр 4.

Шрифт
Фон

Angel, yedek erkek arkadaşıyla helikopterden dışarı koştururken geçmiş hatıralarının görüntüsü eridi. Helikopterden gelen rüzgâr görünmeyen bir fırtına gibi saçlarını dağıtınca kafasını salladı.

Mabet olarak bilinen büyük binaya baktı. Ailesi olduğu iddia edilen içerideki insanların yeni bir oyuna hazırlandıklarını biliyordu, küçük bir kızın tek başına oynayamayacağı kadar tehlikeli bir oyun.

Ray, Hunter'ın ona hediye ettiği küçük şişeyi çıkarttı ve zihnini boşaltmaya çalışarak bir yudum içti. Angel’ı kötülüklerden korumak için tüm konsantrasyonuna ihtiyacı olacaktı.

*****

Tristian pilota eğilip dikkatini çekmeden önce herkesin helikopteri terk etmesini bekledi. “Isabel Hart’ın söylediklerini unutma.” Yeşil gözleri uyarıyla küçülürken yüzündeki gülümseme de kaybolmuştu. “Git tatilini yap ve bizim için endişelenme. Sana bu hafta ihtiyacımız olmayacak, anladın mı?”

Tristan ona katıldığında Angel mutlu bir şekilde gülümsedi ve hepsi pervanelerin rüzgârından kaçtı. Canavar makinenin yüksek sesle uçup gittiğini gördüğünde çok daha iyi hissetti.

“Kasırgadan iyi kurtulduk.” Angel alaycı bir selam verdi. Kimsenin dalga geçmeyeceğini bilse ellerini yere koyar ve güvenle getirdiği için ona teşekkür ederdi.

Ashton ipeksi sarışın saçlarını parmaklarıyla taradı, saçlarını hissetmekten hoşlandı. “Oh, güzel saçların dağıldığı için çıldırmış olmalısın,” parmaklarının hiçbir yere takılmadan nasıl taradığını merak ederek sırıttı. O, şimdiye kadar bulduğu mükemmelliğe en yakın şeydi ve evini ziyarete gideceğini söylediğinde, onun görüş alanından çıkmasını istemeyecek kadar akıllıydı.

Angel’ın babası ve Felicia'nın girdiğini fark ederek, tepedeki binaya doğru ilerledikçe, Ashton kollarını Angel’ın omuzlarına koydu.

“Kırmızı başlıklı kız, önce büyükanneni mi göreceğiz?” dedi, konağın büyüklüğü karşısında boğulmamaya çalışarak. Babasının övünerek anlattıklarını dinlemişti ama şimdi içindeydi ve az bile anlattığını fark etti.

Tristian, kesmeden önce Angel'a göz kırptı. “Bence Ashton'a odasını göstermenin ve yerleşmesine izin vermenin zamanı geldi, değil mi? Kötü kurta meydan okumanın gereği yok. Büyükanne zaten kalp krizi geçirdi. Sanırım geldiğin dakika onu erkek arkadaşınla tanıştırmak onu zorlayabilir.”

Kalp krizinden bahsedince Angel’ın gülümsemesi titredi. Tristian arayıp bundan bahsettiği saniye eve uçacaktı ama babası Dört Temmuz haftasını orada geçirmelerine ikna etmişti ve o da beklemişti. Tristian telefonda, büyükannesini son anda bulan ve muhtemelen hayatını kurtaran kişinin Hunter olduğunu söylemişti.

Hunter Rawlins’i hafızasında resmettiğinde kalbi bir saniyeliğine küt küt attı. Onu daima en iyi arkadaşı olarak görmüştü fakat Los Angeles’a taşındığında Angel yavaş yavaş en iyi arkadaştan fazlası olduklarını anlamaya başlamıştı, çok daha fazlası. Hunter’ı kendi kardeşi kadar çok özlemişti.

“Haydi,” Tristian, ona yumuşakça sarılırken neredeyse homurdandı. “Öyle demek istemedim.” Geri çekildi ve yanaklarından tutarak ona baktı. “Bu hafta sadece güleceğine söz verdin,” hatırlatıcı bir bakış attı.

“Biliyorum,” Angel yüzüne bir gülümseme kondurdu ama aynı gülümseme değildi. “Büyükannenin iyi olduğunu kendim gördüğümce iyi olacağım. Sen Ash’i al ve eğlenin. İkinize daha sonra katılırım.”

Büyükannesini bulacağı köşeden dönmeden önce ayakuçlarında yükseldi ve Ashton’ı yanağından öptü.

Ashton dokundukları anda ayrılmalarından hoşlanmayarak Angel’ın gidişini izledi. Los Angeles’ta kalırken babası Angel’ın her ihtiyacını karşılıyordu ve onu sadece kendine ait yapmıştı. Başkalarıyla paylaşmazdı.

*****

Hunter yaslanmış olduğu kapı çerçevesinden kendini itti. Angel’ın erkek arkadaşına verdiği o masum öpücüğü görmek bile ağzının tadını bozmuştu ve bir şeylere vurma isteği oluşmuştu, tercihen de Ashton Fox’a. Angel’ı diğerlerinden uzaklaşırken gördüğünde takip etmemek için kendini kontrol etti.

Tristian’ın dikkatini çektiği için adımlarını hızlandırdı.

O ve Tristian hatırladığından beri en iyi arkadaşlardı, fakat son birkaç yılda, her ikisi de birbirlerinin karanlık taraflarını görmüştü ve tüm bunlar Angel’ın onları terk etmesi yüzündendi. Tristian, aralarındaki mesafeyi kapatırken özelliklerini inceledi.

Hunter, dudaklarına gülümseme yayarak onlara doğru yöneldi. “Helikopterden kurtulduğunuz için mutluyum,” Hunter, Tristian’ın omuzuna elini koyup tokalaştıktan sonra diğer adama başını eğerek selam verdi.

“Evet, bir gün bir bazuka alıp o şeyi havada patlatacağım,” Hunter gülerken Tristian omuzlarını silkti. Konuyu değiştirerek ekledi “En azından bu hafta beklediğimiz herkes burada. Son misafirler bir saat önce ayrıldı yani sadece aile ve arkadaşlar var. Burayı bu kadar boş görebileceğimi düşünmezdim ama aslında gayet iyi görünüyor.”

Hunter’ın tepkilerini yakından takip ederken, onları tanıştırmak için Tristian geri adım attı. “Hunter Rawlins, Ashton Fox’la tanış.”

Ashton elini uzattı ve Hunter’ın elini sıkıca tutarak tokalaştı. Hunter’ın da elini iyice sıkmasını bekledi ama yapmadığını görünce şaşırdı. Yerli, yüzündeki gülümsemeye uygun olarak arkadaşça tokalaşmayı sürdürdü.

Angel’dan çok fazla dinlediği Apaçi çocukla karşılaştığı için endişelenmişti. Onu Hunter ve Ray hakkında konuşurken dinlerken, insan onların su üzerinde yürüyebildiğini ve filmlerde Kızılderililerin yaptıklarını yapabileceklerini düşünürdü.

“Mabet’e hoş geldiniz,” Hunter tüm misafirlere söylemiş olduğu şeyi tekrarladı. “Bu hafta eğlenmeye hazır mısınız? Cümleleri kendisine iki tarafı keskin kılıç gibi gelmişti ama diğer adam bunu anlamışa benzemiyordu.

“Neden olmasın?” Ashton gülümsedi, testosteron musluğunu açmak zorunda kalmadığı için mutluydu. “Ama önce, sanırım on saat boyunca havada kaldıktan sonra bir duş ve bir gevşeme fırsatı bulabilirim.”

Ваша оценка очень важна

0
Шрифт
Фон

Помогите Вашим друзьям узнать о библиотеке

Скачать книгу

Если нет возможности читать онлайн, скачайте книгу файлом для электронной книжки и читайте офлайн.

fb2.zip txt txt.zip rtf.zip a4.pdf a6.pdf mobi.prc epub ios.epub fb3

Популярные книги автора