Ne demek istiyorsun? Üçüncü görevi tamamlamadım. Ellerime bak: temizler. Adımı kanla lekelemeyeceğim.
Bilmiyor musun? Tanrının bir çocuğunun böyle bir zalimlik yapabilecek kapasiteye sahip olabileceğini mi sanıyorsun? Gerçek olmaları zaman alsa da hayallerini gerçekleştirecek kadar değerli olduğun konusunda hiçbir şüphem yok. Üçüncü görev sana iyice değer biçti ve sen Tanrının yarattıklarına karşı koşulsuz sevgini gösterdin. Bu bir insan için en önemli şey. Bir şey daha: Yalnızca saf bir kalp mağaradan sağ çıkabilir. Bunun üstesinden gelmek için kalbini ve düşüncelerini temiz tut.
Teşekkürler Tanrım! Bu şans için teşekkürler hayat. Seni hayal kırıklığına uğratmamaya söz veriyorum.
Dağa tırmanmadan önce hiç olmadığı kadar duygusallaşmıştım. Mağara gerçekten mucizeler gerçekleştirebilir miydi? Öğrenmek üzereydim.
Umutsuzluk Mağarası
Üçüncü görevi kazandıktan sonra korkulan umutsuzluk mağarasına girmeye hazırdım, imkânsız hayalleri gerçekleştiren mağara. Şansını deneyecek olan başka bir hayalperesttim. Dağa tırmandığımdan beri aynı değildim. Artık kendime ve beni içinde barındıran muhteşem evrene güvenim vardı. Tuhaf kadının bana sarılması da daha fazla rahatlamamı sağlamıştı. Artık beni her şekilde destekleyerek yanımda duruyordu. Bu sevdiklerimden asla görmediğim bir destekti. Ayrılmadığım valizim kolumun altındaydı. Benim için bu dağa ve gizemlerine veda etme zamanıydı. Görevler, koruyucu, hayalet, genç kız ve canlıymış gibi görünen dağın kendisi, hepsi olgunlaşmama yardım etmişti. Ayrılmaya ve korkulan mağara ile yüzleşmeye hazırdım. Koruyucu benim tarafımdaydı ve mağaranın ağzına kadar yapacağım yolculukta bana eşlik edecekti. Güneş ufukta şimdiden alçalmaya başladığı için ayrılıyorduk. Plânlarımız tam bir uyum içindeydi. Geçtiğimiz yolun etrafındaki bitkiler ve hayvan sesleri çevreyi kırsal bir hale getiriyordu. Tüm yol boyunca koruyucunun içinde bulunduğu sessizlik mağarayı saran tehlikeleri önceden haber veriyor gibiydi. Bir süre durduk. Dağın sesleri bana bir şey söylemek istiyor gibi. Sessizliği bozmak için bu fırsatı kullanıyorum.
Bir şey sorabilir miyim? Bana bu kadar azap veren bu sesler ne?
Sesler duyuyorsun. İlginç. Kutsal dağın hayal kuran tüm kalpleri birleştirecek sihirli gücü var. Sen bu sihirli titreşimleri hissedip yorumlayabiliyorsun. Yine de, bunlara fazla dikkat etme, çünkü seni başarısızlığa yöneltebilirler. Kendi düşüncelerine odaklanmayı dene, böylece onların hareketleri azalacak. Dikkatli ol. Mağara zayıflıklarını fark edip onları sana karşı kullanabilir.
Kendime dikkat edeceğime söz veriyorum. Beni mağarada neyin beklediğini bilmiyorum ama aydınlatıcı ruhların bana yardım edeceğine dair inancım var. Kaderim tehlikede ve bir noktada dünyanın geri kalanı da öyle.
Pekâlâ, yeterince dinlendik. Hadi yürümeye devam edelim çünkü çok geçmeden güneş batacak. Mağara buradan yaklaşık çeyrek mil uzakta olmalı.
Ayak seslerinin gümbürtüsü kaldığı yerden devam ediyor. Hayalimle gerçekleşmesi arasında çeyrek mil var. Dağın tepesinin, rüzgârların her zamankinden sert olduğu batı tarafındayız. Dağ ve gizemleri sanırım asla tamamen öğrenemeyeceğim. Beni ona tırmanmaya teşvik eden neydi? İmkânsızın mümkün olacağı sözü ile benim maceracı ve keşfedici içgüdülerim. Gerçekte, mümkün olan ve günlük rutin beni öldürüyordu. Şimdi canlı hissediyorum ve görevlerin üstesinden gelmeye hazırım. Mağara yaklaşıyor. Şimdiden girişini görebiliyorum. Heybetli görünüyor ama cesaretim kırılmadı. Bir dizi düşünce tüm benliğimi işgal ediyor. Sinirlerimi kontrol etmem lâzım. Vakit geldiğinde bana ihanet edebilirler. Koruyucu durmamı işaret ediyor. İtaat ediyorum.
Ben mağaraya en fazla bu kadar yaklaşabilirim. Söyleyeceklerimi iyi dinle çünkü tekrar etmeyeceğim: İçeri girmeden önce koruyucu meleğin için Babamız duasını yap. Bu seni tehlikelerden koruyacak. İçeri girince tuzaklara düşmemek için dikkatlice ilerle. Mağaranın ana yolunu geçince belirli bir süre boyunca üç seçenekle karşılaşacaksın: mutluluk, başarısızlık ve korku. Mutluluğu seç. Eğer başarısızlığı seçersen hayal kurmuş zavallı bir adam olarak kalacaksın. Korkuyu seçersen kendini tamamen kaybedeceksin. Mutluluk, benim aşina olduğum iki farklı senaryoya daha yönlendiriyor. Unutma: yalnızca saf bir kalp mağaradan sağ çıkabilir. Akıllı ol ve hayallerini gerçekleştir.
Anlıyorum. Dağa çıktığımdan beri beklediğim an geldi. Teşekkür ederim koruyucu, bana karşı olan tüm sabrın ve hevesin için. Seni ve birlikte geçirdiğimiz anları hiç unutmayacağım.
Ona hoşça kal derken kalbimi endişe kapladı. Artık yalnızca mağara, dünyanın ve benim tarihimi değiştirebilecek bir düello ve ben vardık. Dosdoğru ona gittim yolu aydınlatmak için valizimden fenerimi aldım. Girmeye hazırım. Bacaklarım bu devin önünde donup kalmış gibi duruyor. Yola devam etmek için gücümü toplamam gerek. Ben Brezilyalıyım ve asla vazgeçmem. İlk adımlarımı atıyorum ve birisinin bana eşlik ettiğine dair belirsiz bir duygu hissediyorum. Sanırım Tanrı için çok özelim. Bana oğluymuşum gibi davranıyor. Adımlarım birbirini takip ediyor ve nihayet mağaraya giriyorum. İlk baştaki cazibesi sarsıcı ama tuzaklar yüzünden dikkatli olmalıyım. Havadaki nem yüksek ve soğukluk da yoğun. Her tarafımda sarkıt ve dikitler var. Yaklaşık on beş metre içeri girdim ve serinlik tüylerimi diken diken etmeye başladı. Dağa tırmanmadan önce yaşadığım her şey aklıma gelmeye başlıyor: Aşağılamalar, adaletsizlikler, başkalarının kıskançlıkları. Her bir düşmanım mağaranın içinde bana saldırmak için en iyi zamanı bekliyormuş gibi duruyor. Olağanüstü bir sıçramayla ilk tuzaktan kurtuluyorum. Mağaranın ateşi neredeyse beni yalayıp yutuyordu. Nadja o kadar şanslı değildi. Mucizevî bir şekilde ağırlığımı taşıyan bir tavan sarkıtına yapışarak hayatta kalmayı başardım. Eğilip bilinmeyene doğru yolculuğuma devam etmem lâzım. Adımlarım birbiri ardına ama dikkatlice geliyor. Birçok insanın acelesi vardır, kazanmak veya hedeflerine ulaşmak için acele ederler. Harika bir kıvraklık beni ikinci tuzaktan da kurtarıyor. Üzerime sayısız mızrak fırlatıldı. Birisi yüzümü çizecek kadar yakından geçti. Mağara beni yok etmek istiyor. Şu andan itibaren daha dikkatli olmalıyım. Mağaraya girmemin üzerinden yaklaşık bir saat geçti ve hâlâ koruyucunun anlattığı noktaya gelmedim. Yakın olmalıyım. Adımlarım birbiri ardına devam ediyor ve kalbim bir uyarı işareti veriyor. Bazen bedenimizin verdiği işaretlere dikkat etmeyiz. Başarısızlık ve hayal kırıklığı o zaman meydana çıkıyor. Neyse ki benim içinde bulunduğum durum bu değil. Bana doğru gelen çok yüksek bir ses duyuyorum. Koşmaya başlıyorum. Birkaç dakika içinde çok hızlı şekilde yuvarlanan devasa bir taşın arkamda olduğunu anlıyorum. Bir süre koşuyorum ve ani bir hareketle mağaranın yanında sığınacak bir yer bularak kayadan uzaklaşabiliyorum. Taş geçip gidince mağaranın ön kısmı kapanıyor ve hemen önünde üç kapı beliriyor. Mutluluk, başarısızlık ve korkuyu temsil ediyorlar. Eğer başarısızlığı seçersem bir zamanlar yazar olma hayali kuran zavallı bir adamdan başka bir şey olmayacağım. İnsanlar bana acıyacak. Korkuyu seçersem ne büyüyeceğim ne de dünya tarafından tanınacağım. Kaya tabanına vurup kendimi sonsuza dek kaybedebilirim. Eğer mutluluğu seçersem hayalime devam edip ikinci senaryoya geçeceğim.